Geleneksel Türk El Sanatları Ve Farklı Tekniklerle Anlatımlar Sergisi

El sanatlarında kullanılan motifler ve malzemeler, kimilerine göre ilgi kimilerine göre tutku ve beğenidir. Ustaların derdi ise daha başkadır: Yüzlerce yıllık geçmişe sahip Anadolu el sanatlarını ayakta tutmak, silinmeye yüz tutmakta olan çizgileri yeni tasarımlarla canlandırmak… Tasarımcılar, son yıllarda hız kazanan el sanatıyla üretimde bilgi gerektiğini vurguluyorlar. Anadolu insanının gelenek ve değerlerini bilmek; halı, kilim ve seccadelere bile yansımış motifleri anlamlandırmak ve yaşama değer katan renkleri, hisleri yorumlamak bu bilginin temelini oluşturuyor.

Esin kaynağı 

    Anadolu’nun dantel, kilim ve halı motiflerinden, saç örgü stillerinden ve eski sikke ve madalyonlardan esinlenilerek objeler için yeni türevler yaratılabilmektedir. Yukarıda sayılan ana malzemenin haricinde sim ve camlardan, alüminyum folyelerden, boynuzdan, kalın deriden de istifade edildiği görülmektedir.

 

Geçerli olduğu alanlar

    El sanatları; her yerde kullanılabiliyor. Aslında kendisine geniş bir alan bulan el sanatlarının her türü, geometrik örgelerle bezenen renkli taşlarda bile karşımıza çıkmaktadır.

El emeği ve göz nuruyla üretilen objenin değerini sedef, inci ve gümüş kaplamalarla yükseltmek her zaman mümkün olabiliyor. Bu kadar anlatımı göze hitap edecek şekle dönüştürmüş olan bir sanatçıyı tanıyoruz bugün: Gökçen Togay’ı… 

 

Sanatçı Gökçen kimdir

    Ankara 1973 doğumlu olan sanatçı, Ankara Olgunlaşma Enstitüsü Moda Tasarımı Bölümünden mezun olarak lisans eğitimini Gazi Üniversitesi yaygın Eğitim Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları bölümünde, yüksek lisansını ise, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Geleneksel Türk El Sanatları Eğitim Bilim dalında tamamlamıştır.

    Sanatçı özel sektörde stilist olarak görev almış ve kendi atölyesinde konfeksiyon imalatı yapmıştır. Halen Özel Maya Koleji’nde “Moda Tasarımı” dersi vermektedir.

 

Sergilerinden bazıları

*Karma sergiler

  -Geleneksel Türk El Sanatları Sergisi (Kültür Bakanlığı Sergi Salonu-2002)

  -8 Mart Dünya Kadınlar Günü Karma Sergisi-2017

  -Ankara Kalkınma Ajansı ve ATO İşbirliği ile Keçe Sanatı Sergisi-2.6.2013

  -8 Mart Dünya kadınlar Günü Karma Sergisi Maya Koleji Sergi Salonu 8.3.2019

*Kişisel Sergiler

  -Geleneksele hayat Katan Sergi Next Level AVM Sergi Salonu/Ankara 21.9.2018

  -Geleneksel Türk El Sanatları Sergisi, B&T Sergi Salonu/Ankara 27.11.2018

  -Gelenekselin İzinden-İstanbul Anadolu Adliyesi, Şehit Mehmet Selim Kiraz Salonu 25

    Mart-5 Nisan 2019

  -Köklerin Sessiz Dili- Hünkâr Kasrı/İstanbul 3 Eylül-10Eylül 2019-09-13

Sergi hakkında

    Tarihi ve kültürel açıdan köklü bir geçmişe sahip olan Geleneksel Türk El Sanatları çeşitlilik gösterir. Sergide Geleneksel Türk El Sanatlarına dair bir seçki sunulmuştur. Keçe, ebru, hat, örgü, deri dövme, kat’ı sanatı, dokumacılık, lüle taşı oymacılığı ile ilgili çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Eserlerde kullanılan malzemeler, kültürel unsurlar ve konu seçimleri geçmişimize ve Geleneksel Türk El Sanatlarına ışık tutması bakımından önemlidir.

    Eserlerin bir kısmı “Gravürlerle Türkiye” (T.C. Kültür Bakanlığı, Ankara-1996) kitabından alınmıştır. 16’ncı yüzyıldan itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nu gezen yabancı gözlemciler bu coğrafya içerisinde gördüklerini ve yaşadıklarını kendi ülkelerindeki insanlara aktarmak için resimlemişlerdir. Osmanlı günlük hayatını yansıtan bu resimler üzerinde deri dövme ve metal dövme tekniğiyle çalışılmıştır. Serginin diğer bölümü ise, sanatçının farklı materyaller ve farklı Türk El Sanatları teknikleri kullanarak meydana getirdiği özgün eserlerden oluşmaktadır. Biz sorduk Gökçen Hanım cevaplar verdi:

 

Tünaydın gazetesiEfendim, şimdiye kadar çok sergi gezdik; ama deri, yaprak, alüminyum folye üzerine bu şekilde işlemeleri ilk defa görüyoruz. Bize kısaca bu işlerin tekniği hakkında bilgi verir misiniz? 

Memnuniyetle, diyerek söze girdi Gökçen Hanım…

 

Deri üzerine resim yapmak

    Deriden üretimler, Hunlar zamanından itibaren ortaya çıkmış ve günümüze kadar gelmiştir. Çok köklü bir sanat dalıdır. Bu resim, kalınlığı 4 mm olan dana derisi üzerine yapılmıştır. Yapılışı oldukça hassasiyet ister. Dana derisi üzerine önce çalışmak istediğim resmi çizerek aktarıyorum.

    Daha sonra ince uçlu özel bıçağımla çizgi üzerinden geçiyorum. Bu işlem bitince bir başka özel aletle deri üzerinde kesilen yerleri daha iyi dövebilmek için az aralık sağlayacak şekilde iki yana açıyorum.

    Deriyi hafifçe ıslatıyorum. Bu işlem deriye yumuşaklık sağlar. Onar cm boyunda ve uçları farklı büyüklüklerde çelik aletlerim var. Resim çizgilerinin gerektirdiği aleti dik bir vaziyette tutarak desenlerin kesilen yerlerini iç kısımlarından dövüyorum.

… Deri, eğer uygun ritimlerle dövülmezse istenen özelliği vermez… Çalışmayı tamamladıktan sonra deri boyası ile renklendiriyorum ve deri cilası ile boyayı sabitliyorum. Ancak çalışmalarımda, genelde renklendirmekten ziyade boyası ile sadece gölgelendirme yapmayı tercih ediyorum, çünkü derinin doğal hali benim açımdan daha etkileyicidir.   

 

Yaprak üzerine işleme

… Üzerinde çalışılan bir başka obje ağaçtan düşen bir çınar yaprağı… Yaprağın ebruya girmeden önce çok temiz şekilde silinmesi ve kitap arasında kurutulması gerekiyor. Toz barındırmaması önemlidir.

    Ebru teknesini hazırlıyor ve yaprağı tekneye daldırıyorum… Mat sprey vernikle vernikliyorum; çünkü yaprak kâğıt gibi değil, boyayı emmiyor… Renkleri sabitliyorum. Sonra yapıştırıcı kullanarakkâğıt üzerine yapıştırıyorum…

 

Aynanın öyküsü

… Osmanlı döneminde ayna sevgiliye hediye etmek, “Sana senden daha güzel bir hediye bulamadım.” Manasına geliyormuş. Sanatçı bu espriden hareketle, aynaların kenarlarını Anadolu kadınlarının el emeği ve göz nuruyla süsleyerek, el işleriyle bezeyerek ürettiği oyalarla güzellik kazandırmıştır. Sergide ayna kenarlarında, geleneksel pazen kumaşı, keçe ve kemik de kullanılmıştır… Sergide dikkat çeken bir başka özellik ise “Boynuzun öyküsü”dür 

 

    Gayet ilginç tasarımlara hayat vermiş olan Gökçen Hanım’ı tebrik ve kendisine teşekkür ediyoruz. O anlattıkça bizler tekniği uyguluyor gibi bütünleşmiştik konuyla… Ankara’da tasarlanıp İstanbul’da sunulan bu sergiyle ne kadar şanslıydık! Eminönü Hünkâr Kasrı’nda sergilenen bu güzelliklerin tarihi ise 11 Eylül 2019 günü bitmişti. Şimdi de ne kadar şanssız olduğumuza üzülelim!

İLETİŞİM

Copyright © 2025 | Gökçen TOGAY | Tüm hakları saklıdır. | Design By Cogen® Yazılım, Ankara Web Tasarım